EĞİTİMDEN ARA ARA NOTLAR

METİN ÜZERİNDE ÇALIŞMALAR

Diyorlar ki, çocuğunuza kitap okuduktan sonra ona sorun hikayeyi sevmiş mi sevmemiş mi, hangi karakteri kendine daha yakın bulmuş. Son sayfayı okumadan bir sorun bakalım hikaye acaba nasıl bitebilirmiş, bilmediği bir kelime var mıymış…
Bize kimse sormadı valla hikayeyi sevip sevmediğimizi. Hiç unutamam, Metin Üzerinde Çalışmalar diye bir karın ağrısı bölüm vardı, nefret ederdim.

Bize dayadılar 10 kıta İstiklal Marşını, artık anlar mısın ezberler misin. İlk iki kıtasını ezberlersin de, 10 kıta? Hadi şiirdir, belki ezberlenebilir, ama Atatürk’in Gençliğe Hitabesine ne diyeceksiniz? Sizce onu ezberlemeli miydik, anlamalı mıydık? Aradan otuz yıl geçmiş, şimdi anlıyoruz ne dediğini, bize ne anlatmak istediğini. Ne yazıktır ki bir çoğumuz o koca metni –hem de eski Türkçe ile- ezberlemeye zorlandık. Okuyup anlamamıza yardımcı olan iyi niyetli öğretmenler de vardı elbet ama yine de bunun Arapça duaları anlamadan ezberlemekten farkı ne ki allah aşkına?

Bir de okuldan dediler ki, Pazartesileri gelirken hafta sonu neler yaptığınızı sabah bi tekrar edin, çocuklar unutuyor. Meğer herkes hafta sonu ne yaptıysa onu yazıyormuş, ve haftalık ‘journal’ tutuyorlarmış. Yani çocuk bin kere ‘Ali gel’ yazacağına ‘Hafta sonu domates festivaline gittik’ falan yazıyor…


TÜRKÇE OKULU

Burada Viktorya eyaletinin çok iyi niyetle kurduğu ‘ikinci dil okulları’ var. Expat ya da göçmenlerin çocukları kendi dillerini unutmasınlar, pekiştirsinler diye hafta sonları 3 saatliğine gidilen okullar. Onlarca dil var, İspanyolcadan, Filipinceye, Kürtçeden, Çinceye. Biz de Mavi’yi Türkçeye yazdırdık, unutmasın, bizden başkalarıyla da konuşsun, diğer Türk çocuklarla iletişime geçsin vs. diye.

Bi kere gitti, uff dedi Türkçe okulu çok sıkıcıymış. Bütün gün sınıftan çıkmamışlar. İkinci kez zor götürdük. Almaya gittiğimizde defterinin içinde fişler vardı: ‘Ali gel, Oya koş!’. Beni bi gülme tuttu. Hala mı yaaa dedim, hala mı bunlar? Ç. lafa girdi:
‘Aliler gelmezse, Oyalar koşmazsa, nasıl öğrenecek bu çocuklar Türkçeyi?’

Bir yanda tek kelime İngilizce bile bilmeden arkasına bile bakmayarak gittiyi Aussie okulu, bir yanda bu. Hafta sonu olduğunda ‘aaa bugün okul yok muuuu’ diye üzülen çocuğu, Türkçe okuluna bi üçüncü kez götüremedik ve kaydını sildirdik…



 OLLEY BUGÜN SCIENCE DERSİ VAR

Geçen hafta üniversiteden ‘scientist’ler geldi, bizimkilere deney yaptırdılar. Nasıl bir heyecan var anlatamam. Çocuk ‘bugün SCIENCE var, heyoooo!!!’ diyerek okula gidiyor. Neden, çünkü volkan yapıyorlar, karbonatla sirkeyle deneyler yapıp bir şeyler patlatıyorlar, çocuklar da bayılıyor. Eve geliyor, ben ‘experiment’ yapmak istiyorum, ‘scientist’im ben diyor…

Bize fiziği kimyayı böyle anlattılar da sevmedik mi?


MATEMATIK: PATTERN (DESEN) VE OLASILIK


Yaş 5. Okulda haftaya ‘olasılık’ işleyeceklermiş.
Hoppalaa dedim, nasıl ki? Dünyanın en sıkıcı konusuydu, dönem sonuna sıkışmıştı hatırlıyorum. Üniversite sınavında koca elli sorudan sadece 3 boşum vardı, zehir gibi bi sonuç çıkarmıştım. Ama şimdi sorsan, kombinasyonlar, permütasyonlar bir bulut misali havada uçuşuyor.
Bugün okuldan geldi anlattı: Olasılık dersinde ‘might happen’, ‘won’t happen’, ‘possible’, ‘impossible’ ne demek onları tartışmışlar…
Öğretmenleri kollarını açmış çırpmış çırpmış ama uçamamış, böylece ‘impossible’ı öğrenmişler. Tam diyecektim ki ama uzayda uçarsın falan diye, ‘zaten niye gravity var ki, olmasaymış keşke’ dedi dumur oldum. Meğer olasılığı ordan da yer çekimine, fen bilimlerine bağlamışlar.

Son iki haftadır da ‘pattern’ işliyorlar. Yahu biz bunu üniversite birinci sınıftaki tasarım öğrencilerine zor anlatıyoruz.


Bir gün geliyor, ben diyor, kalemlerimi bi düz bi ters bi düz bi ters koyucam pattern yapıcam. Ertesi gün okuldan çıkıyorlar, boyunlarında ipe dizili bir şeyler var. Bunlar ne diyorum, meyveli ortası delik mısır gevreğiymiş. İpleri almışlar, herkes kendi patternını yapmış, öğretmenleri de boynuna kolye gibi bağlamış. M.nin patternı yellow yellow - orange orange - yellow yellow - orange orange mış…


Yorumlar

En çok okunanlar

Isim Konusu

KIRKINI ÇIKARDINIZ MI?

Melbourne Gerçekleri Volume 1

Melbourne Gerçekleri Volume 2

Kültürel Kodlar

Yarra Valley Wineries / Şarabımızı nerde tatsak?

Ayakkabılarınızı mı çıkarırsınız, galoş mu alırsınız?

AVUSTRALYA GÖÇMENLIK BASVURUSU

Türkiye Tatili Sonrası Avustralya’ya Dönüş

Turuncu Balık